24 Nisan 2010 Cumartesi

10

annemle taksimde yürüyorduk. şengül teyzem, ablası, kocası falan vardı. hava yağmurluydu ve çok açtık. kahvaltı için bir yerlere gidelim dediler. onlar önden gitti. biz annemle önce başka bir yere uğrayacaktık. istiklal diğer günlere göre daha boştu bugün. havadan olsa gerekti. annemle önce pinin sokağına girdik.  ben birine baktım yoktu. sonra şengül teyzelerin yanına doğru devam ettik. taş bir binanın alt katındaki kafenin içerisinde büyük bir masada oturuyorlardı. biz de yanlarındaki küçük yuvarlak masaya oturduk. canımız pek bir şey istemiyordu. ters giden bi şeyler vardı çünkü. hüzünlüydü herkes. garson geldi yanımıza ne isteriz diye sormaya. annem, kahve, dedi. ben de ilerdeki semaveri görüp, çay, tazeyse çay istiyorum, dedim. annem diğer masaya geçmişti, şöyle bi menüye baktım. çok ilginçti. kahve 1 lira, çay 10 liraydı. anneme söylemeyelim, dedi annem teyzemlere, kaldıramaz, zaten yeni kalp ameliyatı oldu, çok ağır gelir. ağlıyordu annem. büyük dayım ölmüştü. kafedekiler bizden rahatsız oluyorlar gibi hissettim nedense. zaten kapatacaklarını söylediler. biz de benim eve gitmeye karar verdik. arabadaydık. annem çok ağlıyordu. ben de ağlamak istiyordum amma anneme destek olmak için tutuyordum kendimi. eve geldik. içim çok huzursuzdu, çok mutsuzdum. dayımla çok muhabbetim yoktu amma koymuştu baya. perdeleri açtım eve gelince. güneş vardı. annemin telefonu çaldı. sesinden pek iyi bir haber olmadığı anlaşılıyordu. babam da ölmüştü. dondum bi an. algılayamadım. babamla çok fazla anım yoktu amma işte babamdı sonuçta. annem baya kötü olmuştu. ben de kötüydüm. amma ona destek olmak için güçlü olmak zorundaydım. sadece sustum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder