18 Kasım 2009 Çarşamba

0

enverle yürüyorduk dolmabahçeye benzeyen bir yol vardı. amma tam da aynısı değil biraz daha mistik, daha mistik nasıl oluyorsa artık. hafiften sisliydi hava, karanlıktı. sonra enverin karnı acıktı. taksimde istiklal caddesine benzeyen bir yerde yemek yedi o. ben aç değildim. üstüne bir de tatlı yedi. garip bi yerdi, fazla salaştı, kahvehane gibiydi. sonra çıkıyorduk ki yağmur vardı. ya da sular akıyordu işte orasını tam hatırlayamıyorum. ben ıslandım azcık. içeri geri girdik, diğer kapıdan çıkmak için. yer altına indik ordan. ikinci el eşyalar vardı. ilerledik bu tünelvari yerde. çok fazla eşya vardı; çekyatlar, buz dolapları, masalar... bazen çok dardı yol eşyaların üzerinden geçmemiz gerekiyordu. bir anda çağda hoca geldi yanımıza. hadi, dedi, geç kalıyoruz. ilerledik, ilerledik. sonra bir kapı çıktı karşımıza. ben çıktım önce. dimdik bir merdiven vardı. şöyle bi baktım etrafa. koccaman bi bahçe içinde ev yemekleri satan bi yere gelmiştik. hatice ana ev yemekleri. masalar vardı bahçede. ben indim sonra zorlanarak o dik merdivenlerden. enveri aradım, bulamadım. iki kere falan seslendim. o meğer diğer yolu seçmiş içerden gelen. bir kase bir de kaşık vardı elinde; ağzında yarım ekmek tutuyordu. bana cevap vermeye çalışırken düştü ekmek ağzından. istifini bozmadan aldı ekmeği yerden. masalarda oturan adamlardan biri alkışlamaya başladı onu, sonra uzun süre konuştu. ben çok acıkmıştım. neler vardı diye bakıyordum etrafta. baya çeşit vardı yemeklerden. amma fiyatlar yazmıyordu canım sıkıldı biraz. az param vardı cebimde. çay 2 liraydı, onu hatırlıyorum. sonra uzunca bir masa vardı ilerde. hocalar oturmuşlardı, yemek yiyiyorlar, eğleniyorlardı. çağda hoca oraya gitti. biz de iki kişilik bi masaya geçtik enverle. ben çok acıkmıştım. bi tabağa sarma koydum. enver de sarma almıştı. sonra masaya üç kişi daha geldi. ben buraya önceden de gelmişim. amma ne zaman bilmiyorum. daha önce yediğim sarma aceleye gelmiş, kötüymüş, tam pişmemiş. bu seferki çok güzeldi. zaten gelenlerden biri yemekleri yapan kadındı. böyle nur yüzlüsünden. biri asistanlardan biriydi. biri de bi adam amma bilmiyorum kim. konuştuk yemekler hakkında baya. enver kadına tüyolar veriyordu yemeklerin daha iyi nasıl pazarlanabileceği hakkında. kadın da, ne güzel olur evladım sen bu işin ucundan tutarsan diyordu. ben o sırada çok açtım. tabağımdaki kızarmış ince ince dilimlenmiş biberleri yiyiyordum ve başka ne yesem diye düşünüyordum. fiyatlar yazmıyordu, az param vardı. canım mantı istiyordu, ya da bi şey daha. amma neydi ki o diğer şey?

1 yorum: